5 Ocak 2012 Perşembe

Konserve Bamya (Ya da herhangi bir sebze)

1 adet konserve bamya
100 gr kıyma ya da parça et
1,5 çorba kaşığı salça 
1 adet soğan 

1 diş sarımsak
1 adet tavuk yada et bulyon
Tuz, karabiber, isteğinize göre baharat

Öncelikle 1 adet soğanımızı ve sarmısağımızı mire-poix; yani bizim tabirimizle yemeklik olarak doğruyoruz. Daha sonra tenceremizde kızdırdığımız yağımızın içerisine atıp 'pembeleşinceye' kadar kavuruyoruz. Yağ olarak biraz tereyağı da katabilirsiniz lezzetli olur. Daha sonra kıymamızı atıp, o da rengi değişene kadar kavurmaya devam ediyoruz. Kıymalar piştikten sonra salçamızı ekliyoruz, bu sırada bulyonu atabilirsiniz. Ardından bamyalarımızı konserveden çıkarıp bir güzel yıkıyoruz ve tenceredeki karışıma ekliyoruz. Dikkatli olarak karıştırıyoruz çünkü bamyalar zaten pişmiş olduğu için dağılabilir, bu sırada başka bir tarafta su kaynatıyoruz ve tenceremize. Karışımın üzerini biraz geçecek kadar su koyuyoruz.kapağını kapatıyoruz ve ocağı en kısığa getiriyoruz. 10 dk sonra yemeginiz hazır.
Dediğim gibi bütün malzemeler pişmiş olduğu için en fazla 20 dakikada mis gibi ev yemeğiniz hazır. Sadece bamya ile değil marketlerde bulabileceğiniz her türlü konserveyle bu tarifi uygulayabilirsiniz.




Kızarmış Levrek

Çoğumuz öğrenci evlerinde balık yemiyor, hem kokusu hem uğraşması fazla diye; ancak ciddi anlamda yememiz gereken, sağlıklı bir besin balık ve de bu şekilde hem fazla kokmuyor hem de pek bulaşık çıkmıyor:

Kişiye göre fileto edilmiş levrek - bunu balıkçılarda yaptırabilirsiniz.
Marketlerde satılan çıtır pane harcı,
Yumurta sarısı,
Tuz ve karabiber.

Tavamıza kızartmak için bir miktar yağ koyuyoruz; ardından yumurta sarımızın içerisine karabiber ve tuzu atıp karıştırıyoruz- fazla atmayın zaten pane harcı baharatlı bir şey- daha sonra balıklarımızı harca bulayıp kızartıyoruz. Tavanın kapağını da kaparsanız kokuyu minimuma indirirsiniz.



Not: Tarif için sözlük yazarı "yazar olmazsa olecek hastaligi"na teşekkürler.

3 Ocak 2012 Salı

Yüzyılın icadı: Çorba!

Benim diyetimde öğle ve akşam yemeklerinde çorba var, bunun sebebi de çorbanın uzun süre tok tutması. Kulaktan dolma bilgi de değil, Nat Geo'da bir belgeselden öğrenmiştim, orada katı bir yemek ile içilen sıvıdansa, çorba daha uzun süre tok tutar sonucuna ulaşmıştı bilim adamları. Hem çorba güzel bir şey de, hele mercimek çorbası... Gerçi mercimek çorbası için şahsen kısa süreli bir çözümüm yok maalesef, haşlamak, süzmek derken biraz zaman alıyor, hani varsa blender süzmekten daha hızlı çözüm oluyor ama aynı olmuyor sanki, neyse...
Çok sağlıklı denemez ama diyetisyenim önerdiği gibi bu sorunun en basit çözümü hazır çorba, pakedi zaten 1 lira dahi olmuyor ve 4 porsiyon oluyor. Hani bir porsiyon öğlen bir porsiyon akşam içseniz, sonra dolaba kaldırıp diğer gün tekrar içebilirsiniz. Acayip ucuza geliyor yani...
Şimdilik bir tarif veremicem bu konuda, hazır çorba işimi görüyor. Ama güzel ve kolay bir çorba aklıma gelince yazarım, görüşmek üzere...

Yoğurtlu Patlıcan Salatası

Şahsen diyetimin hemen hemen her öğününde yoğurt/süt olması sebebiyle özellikle bu yemeğe son zamanlarda fena taktım. Bir de içinde yoğurt olan her şeyin lezzetli olduğu inancındayım zaten; ancak bu yoğurt güzel olmalı tabii. Şahsen damak zevkim hazır yoğurtlara pek alışkın değil; ancak İstanbul'da doğalına (ucuz olanına) henüz ulaşamadığım için size bugüne kadar en beğendiğim yoğurdu önereyim: Ateşoğlu süzme yoğurt! Migros'tan gayet tesadüfen indirimde diye almıştım geçenlerde ve hani o hazır yoğurtlardaki şeker tadı yok bunda. Neyse efenim, detaylarda kaybolmadan öncelikle "Neden yoğurtlu patlıcan salatası?" sorusuna geri dönmek istiyorum. Bir kere közlenmiş patlıcan hazır olarak uygun fiyata satılıyor (gerçi zaman var derseniz kendiniz de közlersiniz), geçen gün 3.90 liraya 510 gr olanını aldım (marka da vereyim: Melis), oldukça başarılıydı. 100 gr'ı 62 kcal imiş. Doğrusu biraz yağlıydı (100 gr'da 5,05 gr) ben süzerek yaptım, kalorisi belki biraz daha azaldı. 3.90 çok ucuz değilmiş gibi geldiyse unutmadan belirteyim bunun 1/4'ü bir porsiyon için uygun oluyor efenim. Bu arada kendi hazırlama tarzımdan bahsedeyim.

Malzemeler:
*Yaklaşık 125 gr közlenmiş patlıcan
*Küçük bir adet kuru soğan
*Bir adet (acı) yeşil/kırmızı biber  (ben acı manyağıyım, yoğurtla da mükemmel olduğunu düşünüyorum)
*2-3 Yemek kaşığı süzme yoğurt (biraz su ekliyorum tabii)
*Bir diş sarımsak (ha benim randevum var kokmak istemiyorum derseniz koymayın tabii, ama aroması bambaşka bir şey, sağlıklı da!)
*Tavanın dibini yağlayacak kadar Sek tereyağı (özellikle Sek evet, diğerleri kötü kokuyor). Aslında zeytinyağı kullanmak çok daha iyi ama ne bileyim tereyağı sanki daha uygun, zevk meselesi tabii...

Şimdi efenim yağımızı koyuyoruz biraz ısınınca ince ince doğranmış soğan ve biberi ekliyoruz, onlar piştiğini kanaat getirdiğimizde (pembeleşme muhabbeti), patlıcanı ekliyoruz; Birkaç dk pişirdikten sonra ocağı kapatıyoruz. Diğer tarafta sarımsağı ezip, üzerine süzme yoğurt ve az miktarda su koyup iyice karıştırıp krema kıvamına getiriyoruz ve patlıcanın üzerine döküyoruz, isterseniz üzerini maydonoz, pul/toz kırmızı biberle süsleyebilirsiniz. Afiyet olsun!

Edit: Yahu ben bu közlenmiş patlıcanı indirim döneminde almışım normal fiyatı 5.50 falanmış, en iyisi alıp közleyin eheh.

Fakirhane diyetine hoşgeldiniz efenim!

Bu blog'daki amacım, özellikle öğrenci olup da diyet yapmanın fast food yemekten pahalıya geldiğini düşünen kişilere (başta kendim olmak üzere) yardımcı olmaktır, "Bugün ne yiyeceğim yahu?" sorusuna cevaplar sunmaktır.
Özellikle öğrenciler bilir ki fast food en çekici yiyecektir, üniversiteye başlandığı anda müptelası olunur; çünkü hem yenecek en ucuz şeydir hem de vakit harcamaz; zira vaktimizi ders çalışmak, okula gitmek ve de sosyal ilişkilerimizle doldururuz. Aile yanından ayrıldığımızda daha önce hiç vakit ayırmadığımız yemek yapmak büyük bir olay gibi gelir, kaçınırız, hele o bulaşık yıkamak yok mu... Kim uğraşacak, der; atarız kendimizi bir Burger King'e bir arkadaşla gider iki menu indirimli almış oluruz. Esnaf lokantalarının ambiansı ve de sosyal ortamı hiç çekici değildir ne de olsa, kim ev yemeği yiyecek, hem annemiz gibi de yapmaz ki... Bir de bebeğim "Ateş seni çağırıyor!", bok gibi şeyler pek de lezzetlidir bilirsiniz ki...
Tabi aradan, yıllar geçer mezun olmaya yaklaşırsınız (ya da benim gibi birkaç sene uzatırsınız); aynaya bir de bakarsınız ki o genç kız bildiğin teyze modunda göt göbek olmuş... Acil diyete başlamak gerekir; ancak nasıl? Öncelikle klasik prosedür, dahiliyeye gidilir bir sürü test yaptırılır, ona göre uygun diyet verilir. Bu diyetlerde kişinin kalori ihtiyacına göre günlük alınacak protein, karbonhidrat ve yağ bellidir. Örneğin öğlen öğününde yazar ki bir porsiyon sebze. "Sebze de, hangi sebze lan?" dersin. Sebze deyince hani salata gelir akla, evde yemek yapmayanlar için, tabii (İstanbul'da) bir porsiyon salata bilinir ki 7-10 lira arasındadır, hani içindeki malzemeye göre artar azalır ya da bir enginar yesem desen, küçük bir porsiyonu en dandik lokantada bile 4-5 lira. Tüm bunlar anladığınız gibi bir fakir/öğrenci için lükstür. Bu yüzden evde zaman kaybettirmeyen ve de ucuz olan diyetlik yemekler bulmak ve de sizinle paylaşmak için açtım efenim bu blog'u. Bendeniz kim mi? Beginner bir diyetli.